İSTİDAT VE LATIFELER ÜZERİNE TESBİTLER-1

İSTİDAT VE LATIFELER ÜZERİNE TESBİTLER-1

BAK: https://www.youtube.com/watch?v=79Tu35dCu0w 

Risale-i Nur’da istidat, kabiliyet ve latifeler üzerine tesbitler. Risale-i Nur Külliyatı’nda Bediüzzaman Said Nursi, istidat (potansiyel yetenek), kabiliyet (geliştirilebilir yetenek) ve latifeler (manevi hisler ve duygular) üzerine derin tespitlerde bulunur. Bu kavramlar, insanın yaratılışındaki anlamı, manevi yolculuğunu ve Allah’a kulluğunu anlama açısından önemli bir yere sahiptir.
İşte Risale-i Nur’da bu kavramlarla ilgili bazı temel görüşler:
1. İstidat (Potansiyel Yetenek) Bediüzzaman’a göre insan, Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellilerini yansıtmak üzere yaratılmış bir varlıktır. İnsan ruhu, bu yansımaları ve tecellileri kabul etmeye açık bir potansiyelle (istidatla) donatılmıştır. İstidat, insanın yaratılışında var olan kabiliyetlerin potansiyel halidir. Bu potansiyelin geliştirilmesi ve hakikate yönlendirilmesi insanın iradesine bağlıdır. Said Nursi, her insanın bir cevher gibi olduğunu ve her insanın içinde Allah’a yaklaşmasını sağlayacak potansiyel yeteneklerin bulunduğunu söyler. Bu yeteneklerin geliştirilmesi, insanın yaratılış gayesine ulaşmasını sağlar.
2. Kabiliyet (Geliştirilebilir Yetenek) İstidat, içsel potansiyelken; kabiliyet, bu potansiyelin geliştirilmesiyle ortaya çıkan yetenektir. Kabiliyetler, eğitim ve tefekkürle (derin düşünme) ortaya çıkar ve insanın Allah’a daha yakın olmasını sağlar. Bediüzzaman, kabiliyetlerin doğru yöne yönlendirilmesini önemser. İnsanın kabiliyetleri Allah’a kulluk, O’na yakınlık ve hakikati anlamak için kullanılmalıdır. Kabiliyetlerin ahlaki ve manevi gelişimle geliştirilmesi gerektiğini ifade eder. Eğer kabiliyetler nefis (bencil arzular) veya şeytan tarafından yönlendirilirse, bu yetenekler insana zarar verebilir. Bu nedenle kabiliyetlerin terbiye edilmesi, Allah rızasına uygun bir şekilde geliştirilmesi önemlidir.
3. Latifeler (Manevi Hisler ve Duygular) Latifeler, insanın ruhunda bulunan ince, manevi duygular ve hislerdir. Bu duygular,
Allah’a yaklaşmak ve hakikati idrak etmek için yaratılmıştır. Her insan, latifelerini doğru şekilde kullanarak Allah’ın marifetine (O’nu tanımaya) ulaşabilir. Bediüzzaman’a göre insanın kalbi, aklı, vicdanı gibi latifeler Allah’a yöneldiğinde, insan yaratılış amacına uygun bir şekilde hareket eder. Bu latifeler, insanı hayvani ve dünyevi duygulardan ayırarak, manevi olgunluğa ulaştırır. Latifeler doğru bir şekilde kullanıldığında, insan Allah’ın tecellilerine açık hale gelir ve iman, ibadet, tefekkür yoluyla Allah’a yakınlaşır. Ancak bu latifeler nefsin etkisiyle dünya sevgisine veya menfi duygulara kapıldığında, insanın manevi olarak zayıflamasına yol açar.
4. İstidat, Kabiliyet ve Latifelerin Terbiye Edilmesi Bediüzzaman, insanın içindeki bu potansiyel yeteneklerin (istidat), kabiliyetlerin ve latifelerin doğru bir şekilde yönlendirilmesi gerektiğini söyler. Bu terbiye ve yönlendirme, kişinin iman ve ibadet yoluyla Allah’a yaklaşmasını sağlar. İstidat ve kabiliyetlerin gelişmesi, insanın marifetullah’a (Allah’ı tanımaya) ulaşması için bir vesiledir. İnsan, Allah’ı tanıdıkça latifeleriyle O’nu sever, kabiliyetleriyle O’na ibadet eder ve istidatlarıyla O’nu tefekkür eder. Bediüzzaman, bu yeteneklerin terbiye edilmesinde Kur’an’ın rehberliğini ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetini örnek gösterir. Kur’an ve sünnet, insanın ruhunu ve manevi yönünü geliştirir, kabiliyetlerini doğru yöne sevk eder.
http://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/arama/Istidat

 

Loading

No ResponsesKasım 23rd, 2024